1 Haziran 2019 Cumartesi

Birey, Toplum ve Devlet Üzerine

Siyasal düşünceler tarihi, bireyin toplum içindeki ve devlet karşısındaki konumunun tartışılması tarihidir. Bu düşüncelerin evrilmesi sonucunda, "ehven-i şer" (kötünün iyisi) olarak tanımlanan demokraside uzlaşılmıştır. Dünyanın tamamında olmasa da önemli bir kısmında demokrasi düşüncesi vazgeçilmezdir. Günümüzde de, demokrasinin geliştirilmesi üzerinde önemli düşünceler geliştirilmekte ve önerilerde bulunulmaktadır. Yapay zekanın ve iletişim teknolojilerinin zorladığı yeni bir demokrasi anlayışı dünyanın
gündemindedir. Ancak, bu yazıda çok kısa bir düşünce tarihi yolculuğu yapılmaktadır.

***
Bilimsel bakışın sağlıklı olanı, "siyah beyaz" değil de "gri" olandır. "Ya, ya da" diye kesin belirlemeler yerine "hem hem de" biçiminde bir analitik yaklaşım doğrulara daha kolay ulaştırabilecektir. Her şeye "siyah beyaz" değerlendirmesiyle bakmak hem birey için hem de toplumlar için felaket olabilmektedir. Karl Popper'in "Açık Toplum ve Düşmanları" isimli ünlü çalışması siyasal düşünceler tarihini bu açıdan analiz etmektedir.
Değişim ve statüko (olanı olduğu gibi korumak) milattan önceki düşünürlerin de en önemli tartışma konularından biriydi.

***
Herakleitos, ünlü deyişi "Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz" ile değişimin varlığın kaçınılmaz bir yasası olduğunu ısrarla vurgulamıştır. Hesiodos, "insanın zamanla hem beden hem de ruh açısından soysuzlaştığını" belirterek "değişime" karamsar bir anlam  da yüklemiştir. 
Antik Yunan ve Doğu düşüncesine göre, dünya eşyanın bir toplamıydı. Herakleitos'a göre "kozmos olsa olsa rastgele dağıtılmış bir çöp yığınıdır." Kaos kuramcılarına göre de, dağınıklık vardır, rastgelelik yoktur. Karmaşıklık içinde kusursuz bir düzen vardır. Yine Herakleitos, dünyanın "şeylerin toplamı" olduğu düşüncesine karşı çıkıyor ve dünya "bir süreç, değişim ve akıştır" diyor. Bütün süreçlerde bir ölçü, akıl, yasa ve hikmet vardır. Güneş varlık yasalarına itaat eder, insan da toplumsal yasalara. Güneş zamanı ayarlar ve mevsimleri düzenler. 
Sosyal statike karşı (durağanlık), sosyal dinamiki (hareketliliği) savunmuştur. Diyalektik düşüncenin savunucusudur. Karşıtlar bütünü tamamlar, sıcak soğuk, soğuk sıcak olabilir; genç yaşlanır, doğan ölür. İyi ve kötü birbirini tamamlar, hakikate ulaştırır. Hegel diyalektiğinin en önemli esin kaynağıdır. 

***
Platon, "devlet" konusunda çok önemli düşünceler geliştirmiştir. Ancak, gençlik dönemindeki düşüncelerin çoğunu olgunluk döneminde terk etmiştir. Herakleitos değişimi savunurken, Platon statükoyu savunmuştur. Platon'a göre değişmek bozulmak ve çürümektir. "Her çeşit adi ve çürüyen şeye karşılık çürümeyen yetkin bir varlık vardır. Formlar veya İdealar Kuramı bu anlayış üzerine geliştirilmiştir. Dünyada var olan herşey asıllarının birer gölgesi olmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. 
Siyaset bilimciliğinin yanında ilk toplumbilimcilerden biri olarak kabul edilen Platon değişimin kötülük olduğunu da söylemiştir. Değişim toplumsal çürüme ve bozulmaya neden olmaktadır. 
Farklı yönetim biçimlerini de tanımlama çabası içinde olmuştur: Timokrasi, şan ve ün arayan asillerin yönetimi; oligarşi zengin ailelerin yönetimi; demokrasi ise özgürlüğün yönetimidir. İdealar dünyası gökteki şehirlerin yansımasıdır. 
Faşizm çağrıştıran birçok önerisi olmuştur. Irkçı ve seçkinci düşüncelerin esin kaynağı olduğu da kabul edilmektedir. Çünkü, bekçilerin (muhafızlar, memurlar) saf ırk oluşturularak bunlardan seçilmesi gerektiğini savunmuştur. Ayrıca, bireyi topluma feda eden bir anlayışı da savunmuştur. Parça bütün içindir, birey toplum içindir. Toplumsal tabakalaşmayı savunmuş ve bunu madenlerle tanımlamıştır. Altın, gümüş, bakır gibi toplumsal kesimlerde ayrı tabakalarda ve oldukları yerde durmalıdır. 


***
Platon'un "yönetici nasıl olmalıdır" sorusuna verdiği yanıt, "bilge (filozof) krallar yönetmelidir. Ancak, Kant'ın buna itirazı vardır: "Kralların filozof, filozofların kral olması beklenemez. Çünkü, iktidara sahip olmak, aklın özgür yargılama yetisini kaçınılmaz biçimde azaltır. Bununla birlikte bir kralın bilgelerin sesini kısmaması ve onlara kamu önünde söz ve anlatım hakkı tanıması zorunludur."

***
Son söz:
"Demokrasi her şeyi çözümleyemez. Ancak, günümüzün ve geleceğin alternatifsiz siyasal sistemidir. Ortak aklın çalışmasına ve çeşitliliğe olanak verdiği için demokrasiden vaz geçilemez." 
John Strachey