Tarık Buğra'nın bu isimde bir romanı çok da bilinmiyor. En azından ben öyle sanıyorum. Okuyunca çok ilginç buldum. Sürükleyici ve heyecan verici bir kurgu.
Romanda "İhtiyar ve Delikanlı" karşılaştırması var. Kötülükle iyiliğin kavgası.
Alışılmadık ve ilginç ifadeler ve kavramsallaştırmalar kullanılmış kitapta. 1979'da basılan bir
roman için hayli şaşırtıcı... 1979 yılı için hayli iddialı denebilecek konular işlenmiş.
***
Kitaptan bazı ifadeler:
* "Sersemlikleri Koruma, Geliştirme ve Yayma Vakfı" (İhtiyar toplumu sersemlerden oluşan bir yığın olarak görüyor.)
* "Gururun en tiksindiği şeydir pişmanlık."
* Bu bir "dahiyane namussuzluk"tu delikanlıya göre.
* İhtiyar, "Karanlık çağlardan kalma bir büyücü" mü?
* "Deha -mutlak sıfır gibi- mutlak bencilliktir."
* İnsanlar genellikle "dik sürüngenler"dir.
* "En mendebur yaratıkta bile bir yaşama hırsı vardır."
* "Solucanlar gibi dik sürüngenler de hayatta kalmak için çaba gösterirler."
***
Bir yanda ihtiyar, diğer yanda Raşit ve Güliz...
Bir tarafta mendeburluk, diğer tarafta birbirine bağlanan kalpler...
Umulmadık bir son. Toplumsal alt üst oluşlar, kaos.
İhtiyarın planlarının kusursuzluğu. Ama her planın mutlaka bir kusuru olur öyle değil mi?
Hüzünlü bir son.
İnsanları eşyalaştıran, hiçleştiren bir otomatın romanı: Gençliğim Eyvah!